Logo Prix Ludovic-Trarieux


 

TÜRKIYE

Eşber Yağmurdereli

Uluslararası Ludovic Trarieux İnsan Hakları Ödülü'ne 2000 *

 

 

Esber Yagmurdereli

Halen cezaevinde bulunan düşünce suçlusu Yazar-Av. Eşber Yağmurdereli, Uluslararası Ludovic Trarieux İnsan Hakları Ödülü'ne layık görüldü.

 

Yağmurdereli'ye insan hakları ödülü

'Uluslararası Ludovic Trarieux İnsan Hakları Ödülü''nün 6'ncısı bu yıl, TCK'nin 312. maddesinden dolayı cezaevinde yatan avukat ve yazar Eşber Yağmurdereli'ye verildi. Fransa'nın Borda kentinde düzenlenen törende, Eşber Yağmurdereli'nin ödülünü, oğlu Uğur Yağmurdereli'nin aldığı bildirildi. Yağmurdereli, ödül töreninde babasının mesajını okuduktan sonra ödülü, Borda Barosu Başkanı'den aldı.

Organizasyon Komitesi, halen cezaevinde bulunan Yağmurdereli'nin serbest bırakılması için bir de kampanya başlatma kararı aldı.

Avukat Ludovic Trarieux, 1898 yılında Fransa'da ilk insan hakları derneğini kuran kişi olarak tanınıyor. Bu derneğin, aynı zamanda dünyadaki ilk insan hakları derneği olduğu bildiriliyor. ''Ludovic Trarieux Ödülü'', Bordeaux kentindeki İnsan Hakları Enstitüsü ve Avrupalı Avukatlar Derneği tarafından, iki yılda bir veriliyor. Ödül, ilk defa 1985 yılında Nelson Mandela'ya verilmişti.

Ugur Yagmurdereli

Erzurum Tortum'da 1945 yılında doğan Yağmurdereli, 1964 yılında üniversite merkezi sınavını üçüncülükle kazandı. 12 Mart 1971'den sonra üniversiteden uzaklaştırıldı ve 1972 yılında Samsun'da avukatlığa başladı. 1978'in ilk aylarında Bursa'da gözaltına alındı. Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi - Acilciler'in kurucusu ve lideri olduğu iddiasıyla 5 Mart günü tutuklandı. Aynı yıl TCK'nin "Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirme" fiilini düzenleyen 146. maddesinin 1. fıkrası uyarınca Samsun Ağır Ceza Mahkemesi tarafından müebbet hapis cezasına çarptırıldı. TMY ile öngörülen "şartlı tahliye"den yararlanarak, 1 Ağustos 1991'de serbest bırakıldı. Barış ve demokrasi konusundaki girişimleri toplum tarafından kabul gören Yağmurdereli ölüm oruçlarında aracı, barış imzalarında öncü, demokrasi ve özgürlüklerde sözcü olarak tarihe adını yazdırdı. İnsan hakları mücadelesindeki istemlerine ilk yanıt yine devletten geldi; Yağmurdereli hakkında 8 Eylül 1991 günü İHD'nin düzenlemiş olduğu bir toplantıda yapmış olduğu konuşmadan dolayı başlatılan kovuşturma sonuçlandı. TMY'nin 8. maddesi uyarınca İstanbul 2 No'lu DGM tarafından verilen 10 aylık hapis cezası Yargıtay 9. Daire tarafından onaylandı. Yağmurdereli, şartlı tahliye kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle yasa gereği 10 aylık son hapis cezasının yanı sıra Samsun Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen ağır hapis cezasının geri kalan 22.5 yıllık bölümünü de yatmak üzere cezaevine konuldu. İç ve dış kamuoyunun baskısı sonucu Yağmurdereli, 9 Kasım 1997'de, ceza infazı 1 yıl süreyle tehir edilerek serbest bırakıldı. Kararın 16 Aralık'ta geri çekilmesi üzerine Yağmurdereli 1 Haziran'da tekrar tutuklanarak Çankırı E Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Ömrünün büyük bir bölümünü hapiste geçiren Yağmurdere'li "dışarı"da geçirdiği zamanını insan hakları mücadelesine ayırdı. Yağmurdereli'nin adı Barış İçin Bir Milyon İmza Kampanyası girişiminde de basına sıkça yansıdı.

Uğur Yağmurdereli, ödül töreninde babasının mesajını :

"Sayın, Başkanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler, Değerli Meslektaşlar ve Değerli Arkadaşlar,

Öncelikle izninizle bu prestijli ödül için adaylığımı öneren Pen İnternational-Cezaevindeki Yazarlar örgütüne teşekkür etmek isterim. Aynı şekilde Bordeaux Barosuna ve Avrupa Avukatlar Birliğine de teşekkür ederim. Ödülle ilgili olarak Dreyfus'un, Mandela'nın adı geçince ve bizde Aydınlanma'nın ve fikir özgürlüğünün ülkesi olarak tanınan Fransa'nın adı anılınca, bu uluslararası ödülün bir başka anlam kazandığını görüyorum. Güney Afrika, Peru, Bosna-Hersek, Tunus, Cezayir ve Çin'den sonra Ludovic Trarieux ödül listesine Türkiye'nin de adının eklenmesiyle dünya insan hakları haritası biraz daha ortaya çıkmış oldu.

Hep biliyoruz ki insanlığın serüveninde düşünme eyleminin insana özgü en değerli üretim sayıldığı, düşünce özgürlüğünün de temel hak ve özgürlükler içinde merkezi bir konuma sahip olduğu bir altın çağ olmuştur. Bu eleştirel aklın pratiğinin sanatçıya, yazara ve aydına ahlaki ve vicdani bir sorumluluk yüklediği bir dönemdir. Bu aydınlanmadır. Elbette o zamanlarda benim ülkemde olduğu gibi şimdi de düşünce özgürlüğünün alanı önyargılar, yanılgılar gibi nedenlerle ve özellikle de egemen şiddet tarafından sayısız kaynaktan ateş altında tutulmaktaydı ve bu durum halen sürmektedir. Ama bana göre şimdi ortak uygarlığımız ve insanlığın geleceği açısından trajik olan durum artık eleştirel aklın pratiğinin evrensel bilincin oluşturulmasındaki ve toplumsal yaşama müdahale edebilmesinin öneminin geçersiz ve yararsız hale getirilmiş olmasıdır. Açık gerçek şudur; küreselleşme denen ve gezegenimizi giderek artan bir hızla etkisi altına alan sistematik eğilim, sanatçının, yazarın ve aydının düşünme eylemini ve temellendiği ahlaki sorumluluğu bütün insanlık bakımından bir ihtiyaç olmaktan çıkarmayı amaçlamaktadır. Bütün bir insanlığın entelektüel ihtiyacı küresel boyutta devletler, şirketler ve medya tarafından istihdam edilmiş görevliler aracılığı ile karşılanmak isteniyor. Artık insan için tanınan özgürlük tüketici olarak, pazarın parçası konumuna gelmiş olan bireyin tüketici tercihinde bulunabilme özgürlüğüdür. Çoğunluğu itibariyle büyük insanlık, iktisadi olduğu kadar entelektüel olarak da kendi gerçeğine yabancılaşarak yoksullaşıyor. İronik olan ise şu; bu gerçeği kavramak için de yine ihtiyaç duyulan tek şey özgürlük çünkü özgür olmadan gerçek fethedilemez.

Sayın Başkanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler, Değerli Meslektaşlar ve Değerli Arkadaşlar,

Benim ülkemde de benzerlerinde olduğu gibi aydınlanmanın gerçekleşmediği, demokrasi kültürünün tam anlamıyla oluşmadığı koşullarda benim cezaevinde 17. Yılımı sürdürüyor olmam, benim konumumda olan yüzlerce insanın katledilmiş olması, şiddetin tek çözümleyici güç olarak görülmesi, egemen şiddetin kendine ancak böyle var edebilmesi sonuçları bakımından çok trajik olsa da sadece bir tarihsel ana kronizmdir. Ama günümüz dünyasında bundan çok daha fazla dehşet verici olan durum eleştirel aklın pratiğinin simgesi olan insanlığın ortak bilincinin ve vicdanının oluşmasında ahlaki sorumlulukları olan sanatçı, yazar ve aydınların hem kendilerini hem de üretimlerini pazarı belirleyen ideolojik sistem tarafından yok sayılmalarıdır. Bu eğilim egemen hale gelip kalıcılaşırsa, bu uygarlığımız ve onun yarattığı bütün değerler için sonun başlangıcı demektir. O zaman bize yapabilecek tek şey kalıyor Jeanne D’arc, Giordiano Bruno ve benzerleri bağımsızlığın, özgür düşüncenin ve toplumsal vicdanın simgeleri olduklarından egemen şiddet tarafından ateşte yakılarak cezalandırılmışlardır. Bizim bu şansımız da yok. Üretimimiz yasaklandığı, kendimizi ifade etmemiz engellendiği ve hatta varlığımız yok sayıldığı için bize tek seçenek bırakılıyor: kendimizi yakmak. Yine de, insan soyu için, hepimiz için bir umut var, bu demokrasiyi fetişleştirmeden bütün özellikleri ve özgürlükleriyle insanı yeniden uygarlığımızın merkezine koymak.

Bunun mümkün olacağına olan inancımla bu uğurda çaba gösteren herkesin, bu konuda mücadele veren sizleri sevgiyle selamlıyor, saygılarımı sunuyorum."


19-Ocak 2001 : Yağmurdereli'ye tahliye.... 19-Ocak 2001 : Yağmurdereli'ye tahliye....

Özgür Politika :

Eşber Yağmurdereli, Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Şartla Salıverilme Yasası'ndan yararlandırılma başvurusunu kabul etmesi üzerine Çankırı Cezaevi'nden tahliye edildi.

Düşünce 'suçlusu' yazar ve avukat Eşber Yağmurdereli özgürlüğüne kavuştu. Çankırı Cezaevi'nde yatan Yağmurdereli, dün saat 16'da serbest bırakıldı.

Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Avukat Eşber Yağmurdereli'nin avukatı Hakan Tekin'in, Şartla Salıverilme Yasası'ndan yararlandırılma başvurusunu kabul ederek, Yağmurdereli'nin tahliyesine karar verdi.

1991 yılında çıkartılan Şartlı Salıverilme Yasası'ndan yararlanarak serbest bırakılan ancak bir mitingde yaptığı konuşma nedeniyle 'Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesi gereğince bir yıl hapis cezasına çarptırılan Eşber Yağmurdereli'nin avukatı Hakan Tekin, müvekkilinin "Şartla Salıverme ve Cezaların Ertelenmesine İlişkin Yasa"dan yararlanması için önceki gün Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne ulaştırılan dosya, dün karara bağlandı. Mahkeme heyeti oy birliğiyle, "Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 11.07.1997 tarihinde şartlı tahliye kararının geri alınması kararına yönelik itirazın kabulünü ve söz konusu kararın kaldırılmasını, aynı kararla hükümlü Eşber Yağmurdereli'nin ikinci suçu işleme tarihi olan 08.09.1991 tarihi ile bihakkın tahliye tarihi olan 05.03.2014 yılları arasındaki sürenin infazının ertelenmesini, bu nedenle hükümlünün tahliyesini, başka suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadığı taktirde tahliyenin yapılması için Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasını" kararlaştırdı.

Av. Tekin, daha önce İstanbul 2 Nolu DGM'ye başvurarak, şartla tahliye yasasından yararlanmak için talepte bulunmuştu. Tekin başvurusunun kabul edilmemesi üzerine 3 Nolu DGM'ye de aynı içerikli başvurusunu yinelemişti. İstanbul 3 No'lu DGM'de 2 Nolu DGM'nin kararını iptal ederek başvuruyu kabul etmişti. Dün saat 16:00 sularında tahliye olan Yağmurdereli'yi, kardeşi Sumru, Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı İsmet Demirdöven, Yazar Haluk Gerger, HADEP PM üyesi Mehmet Tekin, İHD Ankara Şube Yönetim Kurulu üyesi ve Cezaevleri Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Irmak, yazarlarımızdan Nebahat Altıok, Yurdusev Özsökmenler ve Varlık Özmenek karşıladı.

See page :

The "Free Yagmurdereli Campaign :

previous page top of page next page

Back to homepage